Stewart Gordon
Çeviri : Zülal Kılıç
302 sayfa
265.₺
1.Baskı: Nisan 2018
Tarih ve Coğrafya Dizisi
ISBN 978-605-105-179-6
UNESCO’nun bir tahminine göre yeryüzü denizlerinde üç milyon deniz kazası olmuş. Bu kitapta milyonlarca gemi kazası ve binlerce yeri belirlenmiş batık arasından, on altısı şu üç kritere göre seçilmiş: 1. Batık, insanlık tarihinde önemli bir etki yapmış türden bir gemiyi temsil etmeli; 2. Yeryüzünün her yerinden gemi kazaları ele alınmalı; 3. Gemi kazasının, geminin içinde hareket ettiği dünyaları, örneğin ekonomileri, göçleri, fikir hareketlerini, siyasi rekabetleri, savaşları ve çevresel kısıtlamaları betimleyen, arkeolojik bulgu ve literatür açısından iyi belgelendirilmiş olmalı. Kitaptaki her bölüm kazanın yürek burkan trajedisi ve teknenin keşfinin heyecanı ile başlamakta, sonra geminin tasarımına ve daha geniş sorulara geçmektedir. Gemide ne ve neden vardı, gemi nereden gelip, nereye gidiyordu, bunun finansmanını kim yapmıştı, teknede kimler vardı ve çevresindeki toplumun ilişkileri ve değiş tokuş ağları hakkında ne gibi çıkarsamalarda bulunabiliriz. Kitap genel olarak eski küçük ve yerel denizcilik dünyalarının zamanla nasıl bölgesel dünyalarda ve sonunda da günümüzün tek bir birleşik, küreselleşmiş denizcilik dünyasında bütünleştiğini araştırıyor. Bölgesel denizcilik dünyalarının tek bir küresel denizcilik dünyasında birleşmesi 20. yüzyılın ürünüdür; kitabın son üç bölümü bunu ele alıyor. Dünya çapında standartlaşmış üretim, tasarım ve tarife eğiliminin somutlaşmış örneklerini petrol tankeri ile yolcu gemisi oluşturur. Şimdi on altı gemi kazasının heyecanlı ve trajik öyküsüne ve bunların tek bir küreselleşmiş denizcilik dünyası yaratmasının daha genel öyküsüne bir bakalım. Michigan Üniversitesi bünyesinde araştırmalar yapan Stewart Gordon, binlerce yıl önce Nil’in sularında gezen en erken teknelerden, 2012’de Akdeniz’de karaya oturan Costa Concordia’ya kadar gemilerin ve onları inşa edip denizlere açılan insanların hikâyelerini anlatırken dünya tarihine benzersiz bir açıdan bakıyor, gemi yapımı ve seyrüsefer teknolojilerinin keşifler ve bilim dünyasına nasıl yeni ufuklar açtığını gösteriyor.
***
Emre Aköz
Sabah Gazetesi
13 Nisan 2018
Stewart Gordon dünya tarihini batan gemiler üzerinden anlatıyor: Yolcular, gemiciler, teknoloji, lüks mallar, siyaset ve tabii ki fareler!
Genç sünger avcısı Mehmet Çakır, sudan çıkar çıkmaz solugu kaptanın yanında almıstı: "Asagıda bisküviye benzeyen tuhaf levhalar var." Bisküvi benzetmesi, kaptanı bir anda 20 yıl geçmise götürmüstü: 1960'ların basında Türk ve Amerikalı sualtı arkeologları bölgenin bütün denizcilerine fotograflar göstermis, "Eger asagıda böyle seyler görürseniz bize haber verin" demisler.
Durumu kavrayan kaptan, hemen Bodrum Sualtı Arkeolojisi Müzesi'ne haber verdi. Uzmanlar solugu Kas'ın 10 km kadar güneydogusundaki Uluburun mevkiinde aldılar. Evet, asagıda gerçekten de tarihi bir batık vardı. Bilgi Amerikan Deniz Arkeolojisi Kurumu'na da iletildi.
Uluburun Batıgı hem o güne kadar kesfedilmis en eski deniz batıgı olarak, hem de 3 bin 350 yıl öncesinden getirdigi bilgilerle sadece sualtı arkeolojisinde degil, Akdeniz ve Ortadogu tarihinde yeni bir sayfa açmıstı.
Batıga 1984'ten 1994'e kadar 22 binden fazla dalıs yapıldı. Çıkarılan objeler özenle temizlendi, sınıflandırıldı ve analiz edildi.
Gemi günümüz Suriye-Filistin bölgesindeki bir limandan yola çıkmıstı. Bir ihtimal Kıbrıs'a da ugramıstı. Yükü 20 ton kadardı.
Dalgıçların çıkardıgı mallar dudak uçuklatan cinstendi: Mısır Kraliçesi Nefertiti'nin mührü, fil ve suaygırı disleri, devekusu yumurtası, gümüs bilezikler, çini takılar, altın kadehler, madalyonlar, camdan boncuklar, heykelcikler, tunç silahlar ve balık igneleri, islenmis zırhlar, parmak zilleri.
Analizler bu lüks malların, dokuz-on farklı kültürden geldigini gösterdi. Düsünün:
Günümüzden 3 bin 350 yıl kadar önce, Dogu kültürüne ait parmak zilleri, dans edip göbek atmaları için onlarla yeni tanısan Grek saraylılarına dogru yol almakta!
Gemiler içindeki insanlarla, teknolojileriyle ve tasıdıkları mallarla var oldukları çagın birer izdüsümüdür. Batıkların incelenmesi çok önemli tarihi bilgiler verir.
Amerikan Michigan Üniversitesi arastırmacılarından Stewart Gorgon'ın kaleme aldıgı 300 sayfalık kitabın baslıgı da, içerigini anlatıyor zaten: On Altı Batıkta Dünya Tarihi (Kitap Yayınevi.) Gordon anlatımına 1987'de Nijerya'da kesfedilen sekiz bin yıllık Dufuna Kanosu ile baslıyor... Kubilay Han'ın donanmasından, Büyük Savas'ta batırılan yolcu gemisi Lusitania'dan geçerek, günümüze kadar geliyor.
Yazını devamı için tıklayınız
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kitap/akoz/2018/04/13/16-batikta-dunya-tarihi
***
Habertürk Gazetesi
Kültür-Sanat
6 Nisan 2018
Stewart Gordon, dünya tarihini yeniden yazdı
UNESCO’nun 2014 tarihli raporuna göre bugüne kadar dünya denizlerinde yaklaşık 3 milyon deniz kazası oldu. Tarih araştırmacısı Stewart Gordon, 10 bin yıl öncesine uzanan bir zaman diliminde bu kazaların 16’sını aldı, söz konusu batıklar üzerinden dünya tarihini yeniden yazdı. Keşif, bilim, siyaset ve insanlık literatürüne farklı ufuklar açan, heyecan verici bir kitap
Fotoğrafçı Peter Throckmorton 1950’lerin ortalarında büyük bir Yunan heykelinin sahile vurduğu söylentisine kapılıp Türkiye’nin batı kıyılarına geldi. Tanıştığı kaptan ona, Ege’de birkaç antik batıktan söz etti. ABD’ye dönen fotoğrafçının çabalarıyla 1960’larda batıktan amforalar, çanak çömlekler, külçeler çıkarıldı. Ama bu kadardı. Keşfi yapan Türk ve Amerikalı ekibin üyeleri daha sonra yıllarca yerel süngercilerle görüştü, onlara antik bir batığın nasıl görünebileceğine dair resimler gösterdi. Ancak 20 yıl boyunca hiç ses çıkmadı. HT Cumartesi'nden Kürşad Oğuz'un haberi...
1982’de genç bir süngerci teknesinin kaptanına Gelidonya’nın 80 km batısındaki Uluburun açıklarında, dik bir sualtı rampasında gördüğü dört kollu metal külçelerin resmini çizip verdi. Hemen Bodrum Müzesi ile temasa geçildi, bir sonraki yıl ilk dalış yapıldı; tekne 46 metre derinlikteydi. 1984’te batığa 1300 dalış gerçekleştirildi ve 3300 yıl el değmeden kalan, daha sonra Doğu Akdeniz ticareti ve kültürü üzerine muhteşem bilgiler sunan Uluburun batığı yavaş yavaş günışığına çıkarılmaya başlandı. Teknenin, denizcilikte tahta çivili yuva ve zıvana dili eklemli bilinen ilk örnek olduğu anlaşıldı. 14 metre uzunluğundaydı ve 14 ton kargo taşıma kapasitesi vardı. İçinde zamanında sadece Hazar Denizi civarında ekilen nar, yemeklik zeytin, fil ve suaygırı dişi, Nil deltasında üretildiği sonradan anlaşılan cam külçe, parfüm için ağaç reçinesi ve seçkin içki kapları olduğu keşfedildi. Bu, Uluburun batığının, Doğu Akdeniz’in büyük bölümünde paylaşılan seçkin bir yaşam tarzına hammadde taşıdığını gösteriyordu. Hem de çok geniş bir coğrafyadan çok geniş bir coğrafyaya... Peki en son hangi limandan yola çıkmıştı bu tekne? Bunu da gemideki bir yiyecek kabında sıkışıp kalan bir sıçanın kemikleri söyledi. Sıçan DNA’sı Doğu Akdeniz’in çeşitli limanlarında küçük ama belirgin farklar gösteriyordu. Uluburun sıçanının DNA’sının yalnızca Suriye’nin kuzey sahilindeki Ugarit sıçanıyla uyumlu olması, geminin son limanının Suriye’de olduğunu işaret ediyordu...
Haberin devamı için tıklayınız
***
Gökhan Karakaş
Milliyet Gazetesi
20 Mayıs 2018
Değiş tokuş ticaretinin kataloğu: Uluburun batığı
Ünlü araştırmacı Stewart Gordon’ın yazdığı ‘16 Batıkta Dünya Tarihi’ adlı kitapta Uluburun ‘değiş tokuş ticaretinin kataloğu’ olarak isimlendirildi.
Deniz tarihinin en önemli batıklarından Antalya Kaş açıklarındaki Uluburun, değiş tokuş ticaretinin kataloğu olarak isimlendirildi. Ünlü tarih araştırmacısı Stewart Gordon’ın yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta üçüncü sıraya alınan Uluburun, Almanların batırdığı Lusitania, ilk çok denizli savaş gemisi HMS Victory ve 2012’de batan yolcu gemisi Costa Concordia gibi gemilerle aynı kategoride değerlendirildi. İnsanlık tarihi boyunca 3 milyon deniz kazası yaşandığı, 4 milyon geminin battığı tahmin ediliyor. UNESCO, 2004 yılından beri batan gemilerin kanıtlarının incelenmesi için yürüttüğü projeyle medeniyetlerin gelişmesinde oynadıkları rolün anlaşılmasını amaçlıyor. Deniz tarihi araştırmacısı Dr. Stewart Gordon da yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta, uluslararası ticaretin ve kültür alışverişinin deniz yoluyla nasıl geliştiğini anlatıyor. Zülal Kılıç’ın çevirdiği, Kitap Yayınevi’nin bastığı kitapta Türkiye’den 1982’de Kaş açıklarında bulunan Uluburun gemisi yer alıyor.
3 bin 300 yıl önce yapıldı
Gordon, 1982’de sünger avcısı Mehmet Çakır’ın Kaş’ta bir gemi batığı olduğunu bildirmesiyle başlayan süreç sonunda, dünyanın en eski gemi batığı Uluburun’dan kalan eserlerin ortaya çıkarıldığını vurguladı. Geç Tunç Çağı’na ait geminin yapıldığı sedir ağacının incelenerek, 3 bin 300 yıl önce yapıldığının belirlendiğini vurgulayan Gordon, INA (Deniz Arkeolojisi Kurumu) ve BodrumArkeoloji Müzesi’nin 11 yıl süren sualtı kazılarının sonuçlarını da paylaştı.
‘El değmeden kalmış’
Gordon şu bilgileri verdi: “Kazılara 1984’te başlandı. Önce geminin üst kısmı sonra kargosu çıkarıldı. Binlerce yıldır el değmeden kalan bu gemi, o dönemin Doğu Akdeniz ticaretindeki değiş tokuşun ve kültürlerin gerçek kataloğuydu. Fil ve su aygırı dişleri, gümüş bilezikler, kehribar ve çini takılar, kadehler, mühürler, bakır ve kalay külçeler, cam boncuklar, heykelcikler, kobalt mavisi külçeler, kurşun olta ağırlıkları, tartılar, tunç silahlar, altın kupalar, seramik kaplar, lambalar, madalyonlar, devekuşu yumurtası, Afrika abanozu, içki kapları, taze narlar, zeytin ve parfüm için ağaç reçinesi, tunç ziller, amforalar, taş gemi çapaları ve 10 ton bakır bugünkü Yunanistan, Kıbrıs ve Suriye’ye özgü eşyalardı... Son liman bilgisini, yiyecek bölümündeki bir sıçana yapılan DNA ortaya çıkardı. DNA, Suriye Ugarit’teki sıçanlarla uyumlu. Uluburun’daki bakır, kalay ve cam farklı yerlerde işlenecektüi. Deniz insanlarının saldırısıyla batabileceği gibi doğal nedenlerle de batmış olabilir.”
http://www.milliyet.com.tr/degis-tokus-ticaretinin-katalogu--gundem-2672481/
- Açıklama
Stewart Gordon
Çeviri : Zülal Kılıç
302 sayfa
265.₺
1.Baskı: Nisan 2018
Tarih ve Coğrafya Dizisi
ISBN 978-605-105-179-6
UNESCO’nun bir tahminine göre yeryüzü denizlerinde üç milyon deniz kazası olmuş. Bu kitapta milyonlarca gemi kazası ve binlerce yeri belirlenmiş batık arasından, on altısı şu üç kritere göre seçilmiş: 1. Batık, insanlık tarihinde önemli bir etki yapmış türden bir gemiyi temsil etmeli; 2. Yeryüzünün her yerinden gemi kazaları ele alınmalı; 3. Gemi kazasının, geminin içinde hareket ettiği dünyaları, örneğin ekonomileri, göçleri, fikir hareketlerini, siyasi rekabetleri, savaşları ve çevresel kısıtlamaları betimleyen, arkeolojik bulgu ve literatür açısından iyi belgelendirilmiş olmalı. Kitaptaki her bölüm kazanın yürek burkan trajedisi ve teknenin keşfinin heyecanı ile başlamakta, sonra geminin tasarımına ve daha geniş sorulara geçmektedir. Gemide ne ve neden vardı, gemi nereden gelip, nereye gidiyordu, bunun finansmanını kim yapmıştı, teknede kimler vardı ve çevresindeki toplumun ilişkileri ve değiş tokuş ağları hakkında ne gibi çıkarsamalarda bulunabiliriz. Kitap genel olarak eski küçük ve yerel denizcilik dünyalarının zamanla nasıl bölgesel dünyalarda ve sonunda da günümüzün tek bir birleşik, küreselleşmiş denizcilik dünyasında bütünleştiğini araştırıyor. Bölgesel denizcilik dünyalarının tek bir küresel denizcilik dünyasında birleşmesi 20. yüzyılın ürünüdür; kitabın son üç bölümü bunu ele alıyor. Dünya çapında standartlaşmış üretim, tasarım ve tarife eğiliminin somutlaşmış örneklerini petrol tankeri ile yolcu gemisi oluşturur. Şimdi on altı gemi kazasının heyecanlı ve trajik öyküsüne ve bunların tek bir küreselleşmiş denizcilik dünyası yaratmasının daha genel öyküsüne bir bakalım. Michigan Üniversitesi bünyesinde araştırmalar yapan Stewart Gordon, binlerce yıl önce Nil’in sularında gezen en erken teknelerden, 2012’de Akdeniz’de karaya oturan Costa Concordia’ya kadar gemilerin ve onları inşa edip denizlere açılan insanların hikâyelerini anlatırken dünya tarihine benzersiz bir açıdan bakıyor, gemi yapımı ve seyrüsefer teknolojilerinin keşifler ve bilim dünyasına nasıl yeni ufuklar açtığını gösteriyor.
***
Emre Aköz
Sabah Gazetesi
13 Nisan 2018
Stewart Gordon dünya tarihini batan gemiler üzerinden anlatıyor: Yolcular, gemiciler, teknoloji, lüks mallar, siyaset ve tabii ki fareler!
Genç sünger avcısı Mehmet Çakır, sudan çıkar çıkmaz solugu kaptanın yanında almıstı: "Asagıda bisküviye benzeyen tuhaf levhalar var." Bisküvi benzetmesi, kaptanı bir anda 20 yıl geçmise götürmüstü: 1960'ların basında Türk ve Amerikalı sualtı arkeologları bölgenin bütün denizcilerine fotograflar göstermis, "Eger asagıda böyle seyler görürseniz bize haber verin" demisler.
Durumu kavrayan kaptan, hemen Bodrum Sualtı Arkeolojisi Müzesi'ne haber verdi. Uzmanlar solugu Kas'ın 10 km kadar güneydogusundaki Uluburun mevkiinde aldılar. Evet, asagıda gerçekten de tarihi bir batık vardı. Bilgi Amerikan Deniz Arkeolojisi Kurumu'na da iletildi.
Uluburun Batıgı hem o güne kadar kesfedilmis en eski deniz batıgı olarak, hem de 3 bin 350 yıl öncesinden getirdigi bilgilerle sadece sualtı arkeolojisinde degil, Akdeniz ve Ortadogu tarihinde yeni bir sayfa açmıstı.
Batıga 1984'ten 1994'e kadar 22 binden fazla dalıs yapıldı. Çıkarılan objeler özenle temizlendi, sınıflandırıldı ve analiz edildi.
Gemi günümüz Suriye-Filistin bölgesindeki bir limandan yola çıkmıstı. Bir ihtimal Kıbrıs'a da ugramıstı. Yükü 20 ton kadardı.
Dalgıçların çıkardıgı mallar dudak uçuklatan cinstendi: Mısır Kraliçesi Nefertiti'nin mührü, fil ve suaygırı disleri, devekusu yumurtası, gümüs bilezikler, çini takılar, altın kadehler, madalyonlar, camdan boncuklar, heykelcikler, tunç silahlar ve balık igneleri, islenmis zırhlar, parmak zilleri.
Analizler bu lüks malların, dokuz-on farklı kültürden geldigini gösterdi. Düsünün:
Günümüzden 3 bin 350 yıl kadar önce, Dogu kültürüne ait parmak zilleri, dans edip göbek atmaları için onlarla yeni tanısan Grek saraylılarına dogru yol almakta!
Gemiler içindeki insanlarla, teknolojileriyle ve tasıdıkları mallarla var oldukları çagın birer izdüsümüdür. Batıkların incelenmesi çok önemli tarihi bilgiler verir.
Amerikan Michigan Üniversitesi arastırmacılarından Stewart Gorgon'ın kaleme aldıgı 300 sayfalık kitabın baslıgı da, içerigini anlatıyor zaten: On Altı Batıkta Dünya Tarihi (Kitap Yayınevi.) Gordon anlatımına 1987'de Nijerya'da kesfedilen sekiz bin yıllık Dufuna Kanosu ile baslıyor... Kubilay Han'ın donanmasından, Büyük Savas'ta batırılan yolcu gemisi Lusitania'dan geçerek, günümüze kadar geliyor.
Yazını devamı için tıklayınız
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kitap/akoz/2018/04/13/16-batikta-dunya-tarihi***
Habertürk Gazetesi
Kültür-Sanat
6 Nisan 2018
Stewart Gordon, dünya tarihini yeniden yazdı
UNESCO’nun 2014 tarihli raporuna göre bugüne kadar dünya denizlerinde yaklaşık 3 milyon deniz kazası oldu. Tarih araştırmacısı Stewart Gordon, 10 bin yıl öncesine uzanan bir zaman diliminde bu kazaların 16’sını aldı, söz konusu batıklar üzerinden dünya tarihini yeniden yazdı. Keşif, bilim, siyaset ve insanlık literatürüne farklı ufuklar açan, heyecan verici bir kitap
Fotoğrafçı Peter Throckmorton 1950’lerin ortalarında büyük bir Yunan heykelinin sahile vurduğu söylentisine kapılıp Türkiye’nin batı kıyılarına geldi. Tanıştığı kaptan ona, Ege’de birkaç antik batıktan söz etti. ABD’ye dönen fotoğrafçının çabalarıyla 1960’larda batıktan amforalar, çanak çömlekler, külçeler çıkarıldı. Ama bu kadardı. Keşfi yapan Türk ve Amerikalı ekibin üyeleri daha sonra yıllarca yerel süngercilerle görüştü, onlara antik bir batığın nasıl görünebileceğine dair resimler gösterdi. Ancak 20 yıl boyunca hiç ses çıkmadı. HT Cumartesi'nden Kürşad Oğuz'un haberi...
1982’de genç bir süngerci teknesinin kaptanına Gelidonya’nın 80 km batısındaki Uluburun açıklarında, dik bir sualtı rampasında gördüğü dört kollu metal külçelerin resmini çizip verdi. Hemen Bodrum Müzesi ile temasa geçildi, bir sonraki yıl ilk dalış yapıldı; tekne 46 metre derinlikteydi. 1984’te batığa 1300 dalış gerçekleştirildi ve 3300 yıl el değmeden kalan, daha sonra Doğu Akdeniz ticareti ve kültürü üzerine muhteşem bilgiler sunan Uluburun batığı yavaş yavaş günışığına çıkarılmaya başlandı. Teknenin, denizcilikte tahta çivili yuva ve zıvana dili eklemli bilinen ilk örnek olduğu anlaşıldı. 14 metre uzunluğundaydı ve 14 ton kargo taşıma kapasitesi vardı. İçinde zamanında sadece Hazar Denizi civarında ekilen nar, yemeklik zeytin, fil ve suaygırı dişi, Nil deltasında üretildiği sonradan anlaşılan cam külçe, parfüm için ağaç reçinesi ve seçkin içki kapları olduğu keşfedildi. Bu, Uluburun batığının, Doğu Akdeniz’in büyük bölümünde paylaşılan seçkin bir yaşam tarzına hammadde taşıdığını gösteriyordu. Hem de çok geniş bir coğrafyadan çok geniş bir coğrafyaya... Peki en son hangi limandan yola çıkmıştı bu tekne? Bunu da gemideki bir yiyecek kabında sıkışıp kalan bir sıçanın kemikleri söyledi. Sıçan DNA’sı Doğu Akdeniz’in çeşitli limanlarında küçük ama belirgin farklar gösteriyordu. Uluburun sıçanının DNA’sının yalnızca Suriye’nin kuzey sahilindeki Ugarit sıçanıyla uyumlu olması, geminin son limanının Suriye’de olduğunu işaret ediyordu...
Haberin devamı için tıklayınız
***
Gökhan Karakaş
Milliyet Gazetesi
20 Mayıs 2018
Değiş tokuş ticaretinin kataloğu: Uluburun batığı
Ünlü araştırmacı Stewart Gordon’ın yazdığı ‘16 Batıkta Dünya Tarihi’ adlı kitapta Uluburun ‘değiş tokuş ticaretinin kataloğu’ olarak isimlendirildi.
Deniz tarihinin en önemli batıklarından Antalya Kaş açıklarındaki Uluburun, değiş tokuş ticaretinin kataloğu olarak isimlendirildi. Ünlü tarih araştırmacısı Stewart Gordon’ın yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta üçüncü sıraya alınan Uluburun, Almanların batırdığı Lusitania, ilk çok denizli savaş gemisi HMS Victory ve 2012’de batan yolcu gemisi Costa Concordia gibi gemilerle aynı kategoride değerlendirildi. İnsanlık tarihi boyunca 3 milyon deniz kazası yaşandığı, 4 milyon geminin battığı tahmin ediliyor. UNESCO, 2004 yılından beri batan gemilerin kanıtlarının incelenmesi için yürüttüğü projeyle medeniyetlerin gelişmesinde oynadıkları rolün anlaşılmasını amaçlıyor. Deniz tarihi araştırmacısı Dr. Stewart Gordon da yazdığı “16 Batıkta Dünya Tarihi” adlı kitapta, uluslararası ticaretin ve kültür alışverişinin deniz yoluyla nasıl geliştiğini anlatıyor. Zülal Kılıç’ın çevirdiği, Kitap Yayınevi’nin bastığı kitapta Türkiye’den 1982’de Kaş açıklarında bulunan Uluburun gemisi yer alıyor.
3 bin 300 yıl önce yapıldı
Gordon, 1982’de sünger avcısı Mehmet Çakır’ın Kaş’ta bir gemi batığı olduğunu bildirmesiyle başlayan süreç sonunda, dünyanın en eski gemi batığı Uluburun’dan kalan eserlerin ortaya çıkarıldığını vurguladı. Geç Tunç Çağı’na ait geminin yapıldığı sedir ağacının incelenerek, 3 bin 300 yıl önce yapıldığının belirlendiğini vurgulayan Gordon, INA (Deniz Arkeolojisi Kurumu) ve BodrumArkeoloji Müzesi’nin 11 yıl süren sualtı kazılarının sonuçlarını da paylaştı.
‘El değmeden kalmış’
Gordon şu bilgileri verdi: “Kazılara 1984’te başlandı. Önce geminin üst kısmı sonra kargosu çıkarıldı. Binlerce yıldır el değmeden kalan bu gemi, o dönemin Doğu Akdeniz ticaretindeki değiş tokuşun ve kültürlerin gerçek kataloğuydu. Fil ve su aygırı dişleri, gümüş bilezikler, kehribar ve çini takılar, kadehler, mühürler, bakır ve kalay külçeler, cam boncuklar, heykelcikler, kobalt mavisi külçeler, kurşun olta ağırlıkları, tartılar, tunç silahlar, altın kupalar, seramik kaplar, lambalar, madalyonlar, devekuşu yumurtası, Afrika abanozu, içki kapları, taze narlar, zeytin ve parfüm için ağaç reçinesi, tunç ziller, amforalar, taş gemi çapaları ve 10 ton bakır bugünkü Yunanistan, Kıbrıs ve Suriye’ye özgü eşyalardı... Son liman bilgisini, yiyecek bölümündeki bir sıçana yapılan DNA ortaya çıkardı. DNA, Suriye Ugarit’teki sıçanlarla uyumlu. Uluburun’daki bakır, kalay ve cam farklı yerlerde işlenecektüi. Deniz insanlarının saldırısıyla batabileceği gibi doğal nedenlerle de batmış olabilir.”
http://www.milliyet.com.tr/degis-tokus-ticaretinin-katalogu--gundem-2672481/
Stok Kodu:K-343
- Taksit Seçenekleri
- İş BankasıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim185,50185,50296,46192,92365,54196,63633,39200,34Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim185,50185,502--3--6--